6 Mayıs 2016 Cuma günü okulumuz lise öğrencileri felsefe grubu öğretmeni Canan
Bulkur rehberliğinde Ali Akkanat Lisesi'ndeki "Ayrımcılık ve Toplumsal
Cinsiyet" çalıştayına katıldılar.
.JPG)
.JPG)
.JPG)
Ali Akkanat Anadolu lisesinin 3. Duzenlediği Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık çalıştayına katıldım. Şiddetin Medyada İşlenişi atölyesindeydim. Hocamız Hülya Gülbaharla haberleri topluma ne kadar farklı, yanlış başlıklarla sunulduğunu gördük. Çıkarılmış haberler üzerinden tartışarak kendi düşüncelerimizi paylaştık. Oldukça keyifli ve verimli saatler geçirdim ve yeni arkadaşlar edindim.
Sarin Özoğlu
İnsan merkeziyetçilik ve Cinsiyetçilik atölyesindeydim. Özge Özgüner, Dicle Ürünay ve Kürşat Suskan gibi birbirinden güzel 3 akademisyenle beraber insanı merkeze koyup unuttuğumuz ve yok saydığımız hayvan hakları üzerinden başlattığımız çalışmamızı cinsiyetçi reklam afişlerini inceleyerek devam ettirdik. Hayvanları iltifat etmek için kullandığımızda onları metalaştırmış, hem de bu iltifatların altında pozitif veya negatif mesajlar barındırarak türler arası eşitsizliği sağlamış olduğumuz kanısına vardık. Son olarak farklı 3 metin inceledik ve oradaki hak ihlallerini konuştuk. Ali Akkanat Lisesi'nde çok keyifli bir gün geçirdik. Hem yeşile doyduk hem de zihnimizi yeni bilgilerle doldurduk
Melina Aprahamyan
Cuma günü katıldığımız Toplumsal Cinsiyet ve Ayrımcılık çalıştayı beklediğimden daha verimli geçti. Kendi çevremizin dışına çıkıp diğer okullarda neler olup bittiğini görmüş oldum. Oraya giderken olacağını düşünmediğim konuşmalar oldu. Oradaki insanlar kendi benlikleriyle barışık ve bundan hiç çekinmeyen insanlardı üstelik bunu dile getirebildiler cesurca. Kendi yaşıtlarımla, aynı zamanda farklı düşüncelerle bir arada bulunduğum için çok mutluyum. Bu tür çalışmaların tüm okullarda olması gerektiğine inanıyorum. Bir şeyden bir kez daha emin oldum ki taklit edilemeyen tek şey cesarettir.
Margarita Sardaryan
Cuma günü katıldığımız etkinlik o kadar eğlenceli ve yararlıydı ki hepimiz ceplerimiz dolu döndük oradan. Bu etkinlik daha çok kadınlara yönelikti ama aslında erkekleri de çok ama çok yakından ilgilendiriyordu. Erkek öğrenci katılımının bu kadar çok olması çok ilgimi çekti ve çok mutlu oldum çünkü hepsi gönüllü olarak gelmişti bir konuşmacı arkadaşımızın da dediği gibi "hala umudumuz var ". Değişim için bir araya geldik hepimiz. Benim atölyem çok eğlenceliydi. Yaratıcı drama konusu içinde kadının toplumdaki yerini eşitliği drama sayaesinde daha net kavradık fikirlerimizi paylaştık. İlk önce adlarımızı daha iyi hatırlamak için adımızın baş harfiyle başlayan bazı imgeler seçtik. Mesela ben ay ışığı Aylin, yılan yasemin, derya deniz gibi. Böylelikle isimlerimiz unutmuyorduk. Daha sonra don ateş oynadık ama bu don ateş biraz farklıydı donan kişi bir oyuncak olmak zorundaydı ve kurdulması için de karşısındaki kişinin de aynı oyuncağı yapması gerekiyordu. Daha da sonra barbie boy isimli kısa bir film izledik. Filmin konusu gerçekten tam da günümüzde olabilecek bir şeyin uyarlanmış haliydi. Filmde Bobby isimli bir erkek çocuğu barbie bebekler ile oynuyordu ve onlarla oynarken çok mutluydu. Bir çocuk yine oynarken babsı ona barbielerle sadece evin içinde oynamasının daha iyi olacağını söyledi. Daha sonra ailecek tatile çıktıklarında çocuk çantasını yere düşürür ve bebekte çantadan düşer, babası bunu görür ama bir şey demez. Bobby babasının rahatsız olduğunu anlar ve onu yolda giderken camdan dışarı atar. Filmi izledikten sonra hepimiz Bobby'e ikişer tane soru yazdık ve onları duvara yapıştırdık. Beşer kişi halinde dört grup oluşturduk ve yazdığımız sorulardan bir tanesini seçip o sorunun cevabı olabilecek bir canlandırma yaptık ve sonuna da bizce normal olan bu diye bir sonuç ekledik. Atölyemizin son etkinliği de oyuncak yapmaydı. Hepimiz hem erkeğin hem de kızın oynayabileceği oyuncaklar yaptık. Ben piyano org yaptım çünkü bence kızların ve erkleklerin yani bütün insanların ortak noktalarından bir tanesi müzik. Bu oyuncakları yaparken çok güzel bir amaç için yaptığımızı öğrendik. Bu oyuncakların hepsi Ali Akkanat Lisesi'nde sergilendikten sonra Çağdaş Drama Derneğindeki mülteci çocuklara gönderileceklermiş. Biz de bunu düşünerek özenle çizdik ve hazırladık oyuncaklarımızı. Umarım beğenirler. Böyle bir etkinliğe katılıp düşüncelerimizi hiç korkmadan rahatça söyleyebidiğimiz için çok mutluyum bir çok şeyin farkına vardım bunlardan bir tanesi ve bence en önemlisi biz gençler oldukça fazlayız ve dünyayı değiştirebiliriz sadece düşünmemiz yeter.
Aylin
Öcal